Konsere Gitmek

Konser izlemeye düzenli olarak giden öğrenciler ve gitmeyenler arasında belirgin farklılıklar görürüm.

Çocuğumuzun enstrüman çalmasını ve gelişmesini istiyoruz, değil mi? Fiziksel ve zihinsel olarak enstrümanına çalışması tabii ki mühim. Fakat daha da geniş perspektifte bakarsak bunu geliştirecek olan şey müziği sevmesi ve hayatının içinde olmasıdır. Bunu nasıl sağlayacağız? Elbette ki müzik dinleyerek. Kaliteli müzik dinleyerek, keşfederek ve öğrenerek. Hatta dinlediğimiz kulaklığın, hoparlörün de kaliteli olmasını sağlayarak. Size garanti ederim ki iyi bir müzik sistemiyle müzik dinledikten sonra iyi olmayan bir sistemden dinlemek üzücü gelecektir. 😄 Çünkü kulağınız gelişir. Hiç duymadığınız sesleri duyar ve keyif almaya başlarsınız.

Bunun da ötesinde size gerçekten müziğin içinde hissettirecek tek şey müziğin yapıldığı mekanda olmaktır. Müziği seven diğer insanlarla birlikte olmak, konserin başlamasını beklemek, alkışlamak, heyecanlanmak, sessizce beklemek, izlemek, dinlemek, müziğin titreşimini hissetmek, akustiği deneyimlemek, anda kalmak, hayal kurmak, kimi zaman sıkılmak, yeniden keyif almak gibi süreçlerden geçmek müziği zihninize yerleştirir. Bu süreç beni her zaman mutlu etmiştir.

Konsere gittiğinizde çocuğunuz çaldığı enstrümanın sahnede neler yaratabildiğini görür ve heyecanlanır. Dolayısıyla motive olur. Kendiliğinden enstrümanını daha çok çalışmaya başlar çünkü içindeki müzik ateşi alevlenmeye başlamıştır.

Çevrenizde yeterince konser yoksa kaydedilmiş bir konseri de aynı özenle izleyebilirsiniz.

Konser programını seçmek, araştırmak, yorumcuları öğrenmek de konsere gitmek kadar önemli bir konu. O da başka bir yazının konusu olacak.